Tarihin İlk Finansal Krizi: Lale Balonu

 16. yüzyılda Türkiye'den gelen lalelere, 17. yüzyıl Holllanda'sında ciddi fiyatlar biçildi ve Lale yetiştiriciliği Hollanda'nın zengin alüvyonlu topraklarında hız kazandı fakat arzın az, talebin de çok olması nedeniyle fiyatlar çok hızlı biçimde arttı. Az bir yatırımla yüksek kâr getiren bu durumdan para kazanmak için pek çok insan da lale işine girişti.

Hollanda'da Lale Tarlaları, Vincent van Gogh (1883).

Lale soğanlarına talep artınca bunun ticaretinde de ani değişiklikler olmaya başladı. Lale soğanları başta çok sayıda hatta bazen tarh hâlinde satılırken, talep arttıkça daha ufak miktarlarda satılmaya başlandı. Nitekim en sonunda en değerli soğan çeşitleri tek tek satılmaya başlanmıştı. Sonraları, lale soğanından çıkan ürünün de bir piyasası oluştu, sonuçta lale soğanından başka laleler üretmek de mümkündü. Nihayet 1630'da lale ticareti öyle bir noktaya geldi ki vadeli sözleşmelerle lale alınıp satılmaya başlanmıştı; bu da 1636-1637 "lale çılgınlığına" neden oldu.

Peki, nasıl oldu bu?

İlk başlarda ticaret sezonu kısa sürüyordu, çiçeklenme döneminden ve lale hasadından birkaç ay sonra sezon kapanıyordu. Artan talep karşısında yetersiz olan bu durum üzerine tüccarlar artan talebi karşılayabilmek için daha hasat kalkmadan tarlalardaki laleler üzerinden alım satıma başladılar.

Aslında alıp sattıkları şey vadeli sözleşmelerdi. Borç senetleri üzerinde satın alınan lale ile ilgili ayrıntılar yer alıyor ve tarladan ne zaman toplanacağı yazıyordu, senedin altındaki imzadan da sahibi anlaşılıyordu. Aslında olan biten, lale yerine senet ticareti yapmak için atılan ufak bir adımdan ibaretti, ne de olsa lale soğanlarının fiyatı arttıkça senetlerin de değeri artıyordu.

Hollanda'daki lale çılgınlığı hakkında 1637 basımı el ilanı.

Laleler üzerinden yapılan vadeli sözleşmeler zamanla fena hâlde spekülatif bir balona dönüşmüştü, fiyatları artıran şey soğana talep değil, vadeli sözleşmeleri içeren senetlere olan talepti. İleride yapılacak bir alım için o an sadece kapora bırakmak yeterli olduğundan, ufak bir para ile uzun süreli bir sözleşmeye imza atmak mümkündü, yeter ki ödeme gününden önce sözleşme senedi bir başkasına üzerine kâr konarak satılabilsin.

Sözleşmelerin vadesi yaklaştıkça alım satım çılgınca bir hız kazanıyor, senetler çarçabuk el değiştiriyordu. Fiyatlar öylesine arttı ki artık kimsenin almaya razı olmayacağı seviyelere ulaştı, sonrasında da aniden çakıldı. Oldukça sıradan sayılabilecek çok sayıdaki laleye zaten bir talep yoktu fakat yine de fiyatların çok hızlı yükseldiği dönemde bu laleler de spekülatif alım satıma dâhil edildi. Kimse bu lale soğanlarını istemediğinden, bunların vadeli alım hakkı da en nihayetinde beş para etmiyordu, dolayısıyla piyasanın çöküşünü durduran bir şey de olmadı.

Aylara göre lale fiyatlarındaki değişimi gösteren tablo (1636-1637).

Bu balonun şişmesini sağlayan temel mekanizma alınıp satılan vadeli sözleşmelerdi. Bu dönemde tüccar kapitalizmi artık iyiden iyiye kök salmış durumdaydı fakat işin ilginç tarafı bu işi asıl yürütenler tüccarlar değildi. Gerçi bazı tüccarlar bu işe müdahil oldularsa da ciddi anlamda büyük sayılabilecek ve tekelleri üzerinden görece risksiz para kazanan tüccarlar hiç oralı olmadı. Dokumacı, duvarcı, marangoz, ayakkabı tamircisi gibi sıradan insanlar bu işe bulaştıkça balon şişti. Birikimlerini harcayarak, borç para alarak, mülklerini ipotek ettirerek veya ayni ödeme yaparak bu işe sermaye dökmüş oldular.

Tarihçi Simon Schama'nın belirttiğine göre nadir bulunan bir adet lale soğanı için ödenen miktar şu şekildedir:

"İki lasta buğday, dört lasta çavdar, dört besili öküz, sekiz domuz, bir düzine koyun, iki büyük fıçı şarap, dört ton tereyağı, bin libre peynir, bir adet yatak, çeşitli giysiler ve bir adet gümüş bardak."

Amsterdam Borsası'nda spekülatif faaliyetlerin bini bir paraydı fakat soğan ve senetlerinin ticareti burada değil, tüccar heyetlerinin toplanıp iki kadeh yuvarladıkları tavernalarda yapılıyordu. Bu heyetler, kendilerine özgü gizli usuller, ticari ritüeller ve şenlikler icat etmişti, böylelikle borsadaki insanların züğürtçe bir taklidi yapılmış oluyordu.

Yani bugün olduğu gibi o gün de spekülatif kapitalizm sadece sofistike finans uzmanlarının at koşturduğu bir alan değildi, çabucak zengin olma hayalleri kuran sıradan halkın da katılım sağlayarak finans balonlarına neden olduğu bir alandı.


Yorumlar

Daha yeni Daha eski