Şinasi: Kamuoyunun Doğuşu

 

1860 yılında Şinasi, Agâh Efendi'nin kurduğu ilk özel Türk gazetesi Tercüman-ı Ahval'in yayın yönetmeni oldu. Şinasi'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik ve kültürel ilerlemesinin türlü sorunlarına ilişkin makaleleri ilk kez bu gazetede yayınlandı. Ama gazetenin sahibi Agâh Efendi'yle yaptığı işbirliği uzun sürmedi. Altı ay sonra Agâh Efendi, gazetede siyasal ve toplumsal konularda sert yazılara yer vermek istemeyince, araları bozuldu.

Bu yıllarda Şinasi'nin hayatının olayı gerçekleşti: Yazdığı Şair Evlenmesi adlı oyun, 1860 yılında Tercüman-ı Ahval'de yayınlandı. Ulusal Türk dramaturjisinin başlangıcı olan bu oyun, bazı araştırıcılara göre Moliére'in etkisiyle yazılmıştı. Bu oyununda Şinasi, görücü usulüyle evlenilmesi ve genç insanların kendi mutluluğunu seçme hakkından yoksun bırakılması gibi Osmanlı'nın Türk-İslam göreneklerini şiddetle yeriyordu. Oyun, son çözümlemede, okurlarına "sorun tek tek insanların kusurlarında, ayıplarında değil, düzenin ve yaşam biçiminin yetersizliğindedir" düşüncesini aşılıyordu.

İlk Türk Tiyatrosu: Şair Evlenmesi

Bu oyun salt ailenin, toplumsal yaşamın, kadının toplumdaki rolünün önemli sorunlarını ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda birçok Türk aydınını bu sorunlar vesilesiyle ülkenin sosyal ve siyasal sorunlarını daha kapsamlı ve daha ciddi olarak düşünmek zorunda bıraktı.

Yazar, ozan, edebiyat araştırmacısı ve eleştirmeni Ahmet Hamdi Tanpınar, bu oyunun önemini şu sözlerle belirtiyor: "Şinasi kuşkusuz ne Moliére, ne Goldoni'dir... Ama, oyunun anlam ve önemi yazıldığı dönem olan 1860'lar Türkiye'sinin koşullarına göre değerlendirilecek olursa, güldürü niteliği de belirgin bir biçimde ortaya çıkacaktır. Gerçek şu ki Şinasi bu yapıtıyla bize dönemin hayatını anlamamız için bir anahtar armağan etmiştir".

Kamuoyunun uyanması ve ülkenin en can alıcı sorunlarına dikkatini çekmesi bakımından Şinasi'nin ilk sayısını 27 Haziran 1862 günü çıkardığı Tasvir-i Efkâr gazetesinin önemi büyük olmuştur. Bu ilk sayıda Şinasi'nin de yazdığı gibi gazete, ülkede bilim ve eğitimin gelişmesi sorununu ele alacaktı. Kuşkusuz Şinasi, Batı'nın burjuva fikirlerinin yayılmasında ve Türk aydın sınıfının ideolojik biçimlenişinde zamanı için öncü sayılabilecek, önemli bir rol oynamıştır.

Tasvir-i Efkar'ın daha ilk sayısında, Şinasi büyük bir gözü peklikle ülkenin sorunlarında halkın da düşüncesini söyleme hakkından söz ediyor ve şunları yazıyordu:

"Halk, gazete aracılığıyla kendini ilgilendiren konularda düşüncelerini belirtecektir. Bu bakımdan gazete, her kültürlü ulus için olağanüstü önemdedir."

Düşüncesini geliştirmeye devam eden Şinasi, "ulus" kavramını da ilk kullananlardan biri olur ve devlet işlerinde kamuoyunun önemini şu şekilde ifade eder:

"Devlet, ulusun temsilcisi olarak işleri yönetir ve ulusun gönenci için çalışır. Ulus da 'söz' ve 'yazı' yardımıyla kendi esenliği konusunda görüşlerini açıklama hakkına sahiptir."
Tasvir-i Efkâr Gazetesi

Şinasi'nin bu görüşlerini değerlendirirken, onun ülke yaşamında kamuoyunun önemini ve rolünü kavrayan ilk Türk toplum adamı olduğunu kabul etmek gerekir. Şerif Mardin, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu adlı kitabında, Şinasi'yle ilgili bölüme haklı olarak, "Şinasi: Kamuoyunun Doğuşu" adını vermiştir. Şinasi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batılılaşması ya da Avrupalılaşması fikrinin ilk büyük yayıcısı sayılır. Bu düşüncenin özü, Türk topraklarında Avrupa devletlerinin kurumlarını uygulayarak bunlardan yararlanma, hatta gelişmiş Avrupa ülkelerinin ekonomik ve kültürel hayatını Türkiye'ye aşılama arzusuydu.

Şerif Mardin, Şinasi'nin eyleminin bu yönünü değerlendirirken şu çok önemli durumu belirtiyor: "Şinasi'ye kadar, Türkiye'nin Avrupalılaştırılması alanında tüm reform hareketleri ve bu konudaki düşünceler ya devlet adamlarından ya da hükümetten gelmiştir. Şinasi ise bu düşüncelerin ilk kişisel yayıcısı olmuştur. Onun görüşleri, aydın sınıfın reform yanlısı olan ve daha sonraları, "Yeni Osmanlılar" hareketinin yöneticilerinin çekirdeğini oluşturacak grubu biçimlendiriyordu.

Yeni Osmanlılar Cemiyeti

1862-1864 yıllarında Tasvir-i Efkar'ın küçük idarehanesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentinde ilerici fikirlerin merkezi oldu. İkinci katında çok ilkel bir baskı makinesinin bulunduğu idarehanenin küçük, dar odaları, reformlara susamış, o zamanın Türk toplumunda yeniliklere hevesli, tüm ileri fikirli kişileri bir araya topluyordu. Geleceğin Yeni Türkiye'sinin doğacağı bu merkeze sık sık ilerici subaylar, ilerici büyük memurlar, aydınlar, hatta zadegândan (aristokrat) insanlar gelip gidiyordu.

Tasvir-i Efkar idarehanesindeki bu edebî ve sosyal çevrenin esinleyicisi ve düşünsel önderi Şinasi'ydi. Bundan dolayı onun ideolojik görüşlerini incelemek, bu çevrenin ideolojik atmosferini anlama yönünden gerekli ve önemlidir. "Yeni Osmanlılar" önderliğindeki liberal meşruti hareketin gelecekteki militanları, özellikle de, 1863 yılında gazetede Şinasi'nin en yakın çalışma arkadaşlarından olan Namık Kemal, işte bu düşünsel atmosfer içinde yetişmişlerdir.

Şinasi'nin dünya görüşünün en belirgin özelliği, aydınlanmacılığıdır. Şinasi'den geriye kalan yapıtlar incelendiğinde, o dönemde pek çok Doğu ülkesinde yaygınca görülen bilim ve eğitim propagandası, edebiyat ve dilin demokratlaştırılması, Batı'nın bilim ve kültür düzeyine erişilmesi ve devlette bu amaca uygun reformlara gidilmesi gibi fikirlerin geniş ölçüde işlendiği görülecektir.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski