Tarih Kayıtlarında Güçlü Kadınların Yeri

 

Dünya Tarihinde adı geçen birçok kadına rastlayabiliyoruz. Ancak adından haberdar olduğumuz kadınlar çoğu zaman hükümdarın annesi veya eşlerinden ibarettir. Avrupa Tarihi ise önemli kadın figürler konusunda bize daha kalabalık bir liste sunabilmektedir.

Kendi coğrafyamızın tarihini anlatan kaynaklara baktığımızda ise rastladığımız kadın figürler yok denecek kadar azdır. İsmini bildiklerimiz de yine padişah eşleri ve annesiyle sınırlı kalıyor.

Hürrem Sultan

Tarihimizde neden güçlü kadın yok?

Keşke olsaydı ama güçlü kadın olması için önce kadının adının tarihe kaydedilmesi gerekirdi. Sağ olsun bizde özel matbaa olmadığı ve tarih yazıcılığı yalnızca saray memuru olan vakanüvislerin elinde bulunduğu için alternatif kaynak ve bağımsız literatür diye bir şey de oluşmadı ve tüm tarih yazıcılığı, kadına isminin bile kaynaklarda geçmesini hak görmeyenlerin tekelinde gelişti. Haliyle bırakın güçlü kadını, Hürrem Sultan dışında ismini bildiğimiz başka bir Osmanlı kadını neredeyse yok.

Osmanlı yönetiminde kadınların çok büyük bir etkiye sahip olduğundan bahsedilmesi hatta koskoca imparatorluğun kadınlar yüzünden yıkıldığı söylentisi ise sığ ve cinsiyetçi bir tarih okumasından ve televizyon dizisi senaryosundan ibarettir.

Neyse ki Kurtuluş Savaşı'nda mücadele eden, Halide Edip, Şerife Bacı, Fatma Seher (Kara Fatma) ve Nezahat Onbaşı gibi kahraman kadınlardan haberimiz var. Daha geriye gittiğimizde ise karşımıza Tomris Hatun gibi bir güçlü kadın figürü çıkabiliyor.

Nezahat Onbaşı, Kara Fatma ve Çete Emir Ayşe
Tomris Hatun

Bizde durum böyleyken Avrupa Tarihinde yüzlerce soylu ve aristokrat kadınla karşılaşabiliyoruz. Öyle ki tarafların kadın olduğu taht kavgalarına bile rastlayabiliyoruz: İskoç I. Marry ve I. Elizabeth arasındaki mücadele

Marry ve Elizabeth'in isimlerinin önündeki "I." ibaresi bile durumu açıklamaya yetiyor. Demek ki tarihe geçmiş bu kadınlarla aynı ismi taşıyan II. veya III.'ler de varmış. Bizde ise bu Roma rakamları yalnızca Murad, Mahmut veya Abdülhamid isimlerinin önünde görülüyor.

I. Marry ve I. Elizabeth

Avrupa Tarihini ele alan kaynaklarda sıkça yer verilen bir diğer soylu kadın ise I. Elizabeth'in annesi Anne Boleyn'dir. Anne Boleyn Elizabeth'e hamileyken, İngiltere Kralı VIII. Henry onunla evlenebilmek için Katolik kurallarını hiçe saymış ve koca bir ülkenin dini mezhebini Anglikanizm olarak değiştirmiştir.

Henry bu amaç uğruna, mezhep değişimine karşı olan ve o güne kadar başdanışmanlığını yaptığı ünlü filozof Thomas More'u idam etmeyi bile göze almıştır. Bu mezhep değişimi kendi dönemiyle de sınırlı kalmamıştır. Günümüzde İngilizlerin büyük çoğunluğu Anglikanizm'i benimsemektedir.
Anne Boleyn ve VIII. Henry

Avrupa'da tarihte ismi geçen kadınlar soylu kraliçelerden ibaret değildir. Örn. 15. yüzyılda henüz 17 yaşındayken kısa süreliğine de olsa Fransa ordusuna liderlik etmiş Jeanne d'Arc köylü bir çobandı. Aynı şekilde Versay Sarayı baskınında Kral XVI. Louis ve Kraliçe Marie Antoinette'yi önlerine katıp Paris'e getirerek Fransız Devrimi'nin hızlanmasına ve etkisinin artmasına neden olan kadınlar da Paris sokaklarında yaşayan ve esnaflık yapan sıradan halktan oluşuyordu.

Bu durumdan yola çıkarak dönemin Fransa'sında kadınların kamusal alanda kendilerine gözle görülebilecek ölçüde yer bulabildikleri çıkarımını yapmak da mümkündür. Kadının kamusal alanda ve üretim alanlarında özgürce yer alabiliyor olması hem ekonomik hem de kültürel gelişimle paralellik gösteren bir olgudur. Ne yazık ki günümüz Türkiye'sinde bile üretim alanlarında yer edinmeleri bir yana hala evlere kapatılan ve özgürce dışarıya çıkamayan kadınların sayısı oldukça fazladır.

Ekmek Ayaklanması, 5 Ekim 1789

Özetle o çok övünülen şanlı tarihlerinin oluşmasında emeği geçen kadınlara yazılı kaynaklarında yer vermeyenler, bugün temelinde cinsiyet eşitliği olan kültürel değişime ayak uydurabilmek için geçmişlerinde bulunan güçlü kadın figürlerden bahsetmeye yeltenirken oldukça zorlanıyorlar. Bir şekilde ortaya attıkları güçlü kadın figürleri de Avrupa'dakilere kıyasla sönük ve yetersiz kalıyor. Çünkü dayanak noktası olarak gösterebilecekleri birinci elden tarihi kaynaklar bir elin parmaklarını geçemiyor.

1 Yorumlar

  1. Evet, gerçekten çok kıymetli ve güzel tespitler.. Teşekkür ederim. Kadının kamusal tasarımda da, kentsel tasarım alanında da her zaman apayrı bir yeri vardır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski