Alfred Adler'e Göre Evlilik Sorunu

 

İnsanların sevgi ve evlilik konularında akıl ve öğüde sürekli gereksinim duydukları dikkate alınarak bir yargıya varmak gerekirse, bu soruna genellikle yaşamın en önemli sorunu gözüyle bakıldığı düşünülebilir. Ne var ki bireysel psikoloji açısından, önemi küçümsenmek istenmese de bu durum en önemli sorun değildir.

Bireysel psikoloji açısından yaşam sorunlarının hiçbiri ötekinden daha önemli sayılmaz. İnsanlar sevgi ve evlilik sorunlarının özellikle üzerinde duruyor, bunlara aşırı önem veriyorlarsa, söz konusu davranışlarıyla yaşamlarındaki ahengi yitirdiklerini ortaya koyuyorlar demektir.

Burada yaşamın üç büyük sorununa değinmek gerekir. Bunlardan ilki olan sosyal sorun konusuna yani başkaları karşısında nasıl davranacağımız bakımından doğduğumuz ilk günden başlayarak eğitilmemizdir. Toplum içinde nasıl hareket etmemizin gerektiği sürekli anlatılır. Buna ilişkin bilgileri yaşamımızın pek erken bir döneminde öğrenir ve yine mesleki çalışmalarımız bakımından da düzenli bir eğitim ve öğrenimden geçeriz. Karşımızda bizleri seçtiğimiz meslekte zorunlu becerilerle donatacak öğretmenler ve eğitmenler buluruz, ayrıca elimizin altında neler yapmamız gerektiğini bize öğretecek kitaplar da vardır.

Gelgelelim, sevgi ve evlilik yaşamına nasıl hazırlanacağımızı bize öğretecek kitapları nereden ve nasıl bulacağımıza. Doğrusu sevgiden ve evlilikten de söz eden bir sürü kitap vardır ki her edebiyat eseri kendi sevgi hikâyesini içerir. Ne var ki mutlu evlilikler konusunda yazılan çok sayıda kitap vardır. İçinde yaşadığımız uygarlık da çözülmez bir biçimde edebiyata bağlı olduğundan, herkes ısrarla sevgi ve evlilik yaşamında boyuna güçlüklerden ve güçlüklere sürüklenen erkek ve kadınlar üstüne yazılanların üzerinde durur. Dolayısıyla insanların evlilik karşısında ihtiyatlı hatta aşırı derecede davranmaları gerektiği duygusuna kapılmalarının şaşılacak yani yoktur.

Jane Austen'in aşk temalı edebi eserinden uyarlanan Aşk ve Gurur adlı filmi (2005).

İnsanlık da başlangıçtan beri evlilik karşısında böyle bir davranışı pratikte sergileyegelmiştir. Tevrat'ta kadın bütün kötülüklerin kaynağı diye gösterilir, o gün bugün erkek ve kadınların sevi yaşamlarında her zaman büyük tehlikelerle yüz yüze geldikleri söylenir. Günümüzdeki eğitim sistemi de kutsal kitabın gösterdiği doğrultuyu kuşkusuz aşırı bir amansızlıkla izlemektedir.

Oğullarımız ve kızlarımızı sözde günah bir eyleme hazırlamayı bırakıp, kızları evlilik yaşamında kadın, oğlanları ise erkek rolünü oynayacak gibi eğitmek ve bunu her iki tarafa evlilik yaşamında eşit haklara sahip oldukları duygusunu vererek yapmak, daha anlamlı ve akıllıca bir iş olacaktır.

Yahudi mitolojisine göre şeytana hizmet eden ve Adem'i yoldan çıkaran kötü ruhlu kadın Lilith.

Günümüzde kadınların kendilerini yetersiz hissetmeleri uygarlığımızın ilgili konuda fiyasko verdiğinin bir kanıtıdır. Bunun için kadınların çaba ve girişimlerini daha bir titizlikle incelenmesi yeterli. O zaman kadınların başkalarından ileri geçmeyi arzuladığını, dolayısıyla gelişme dönemlerinde sık sık gerektiğinden daha yoğun bir mücadeleye zorlandıkları görülecektir.

Gelecekte kadınların şimdiye kadarkinden daha çok toplumsallık duygusuna sahip olacak şekilde yetiştirilmesi gerekmektedir. Ne var ki bu noktaya varabilmek için erkeklerin birtakım ayrıcalıklara sahip oldukları yolundaki asılsız inançların yıkılması da zorunludur.

Yorumlar

Daha yeni Daha eski