Yazı Tura Film Analizi

rugan ayakkabılar giyecem, böyle parlak,
ibneler gibi parlayacak ayaklarım…ı


Yazı Tura iki kaybedenin filmi, Şeytan Rıdvan ve Hayalet Cevher… İki kahraman ayrı hayatlarının izin verdiği tek yer olan asker ocağında buluşur. Film hayatlarındaki bu keskin ayrılığa vurgu yaparak iki ana bölüme ayrılır. Bu ayrılık simgesel olarak da hissettirilir. Rıdvan fiziksel olarak sıradan ve ufak tefek bir adamken, Cevher gösterişli ve yakışıklıdır, Rıdvan’ın hikâyesi dondurucu soğukta geçerken, Cevher’in öyküsü ağustos ayında başlar ve son bulur. Giriş sekansında izlediğimiz mayın patlama sahnesiyle iki kahraman da kayba uğramış ve eve gazi olarak dönmüştür. Para atılmış, ikisi de oyunu kaybetmiştir. İlk bölümde Rıdvan, kesik bacağı ile Nevşehir’e döner, annesinden başka kimsesi olmayan Rıdvan’ın yalnızlığı, tanıdığı insanların acıyan, hor gören, yargılayan tavırları ile büyür. Göreme’nin kar altında kalmış görüntüsü filmdeki bu yalnızlık temasını pekiştirir. Nişanlısı ve ailesi sakat kaldığı için artık onu istememektedir, en yakın arkadaşı Sencer ona ihanet edecektir, ayrılmak zorunda kaldığı lisedeki sevgilisi Elif’in hayali her üzüldüğünde içki ve esrarın etkisiyle ona konuk olacaktır

İkinci bölümde Cevher’in hikâyesi ile birlikte İstanbul’a geliriz. Cevher bir büfe açmaya çalışıyordur, bu büfe yeni hayatında onun için bir dönüm noktası olarak resmedilmiştir, tıpkı Rıdvan’ın protezinden umduğu gibi Cevher’de Gazi Büfe adını verdiği dükkânla normal bir yaşam kurmak ister. 1999 yılında 17 Ağustos’ta açılış yapacaktır. Deprem İstanbul’u da vurur, amcasını alır, amcasıyla aynı evdeki babası ise enkaz altından kurtulur, büfesi yerle bir olmuştur. Asıl sürpriz ise Kıbrıs sorununun tırmandığı zamana denk geldiğini anladığımız bir vakitte oğlu Teoman’la birlikte Yunanistan’a giden Tasula’nın İstanbul’a dönmesidir. Tasula Cevher’in babasının eski sevgilisidir, Teoman ise Cevher’in ağabeyi. Cevher erkekten çok kadına benzediğini iddia ettiği ağabeyini kabul etmeye yanaşmaz, çünkü kendi erkekliğine-delikanlılığına bolca vurgu yapan bir çeşit fedaidir. Film karakterlerdeki dönüşümün ne kadar sert olduğunu vurgulayan bir kapanış-geri dönüş sahnesiyle son bulur.

Senaryo Kürt-Türk Sorunu, Kıbrıs Meselesi, 17 Ağustos Depremi gibi yakın dönem Türkiye tarihinden olaylarla da beslenir fakat Yazı Tura’nın asıl senaryo başarısı ana çatıyı oluşturan hikâyenin ilginçliğinden ve bahsedilen olayların hikâyeyi genişletmesinden öte diyalog zenginliğinde ve doğallığında ortaya çıkar. Oyuncu seçimi de bu amacı doğrular şekilde yapılmıştır, Rıdvan’ın annesi de dahil olmak üzere birçok yan karakter Göreme’nin yerlileri arasından seçilmiştir. Senaryoyu da yazan yönetmen birçok karaktere, onları kendi hayat çerçevelerinden konuşturarak yön verir. Yerel öğelere, şivelere, insanların önyargılarına, acizliklerine, hatalarına bu diyaloglarla bolca vurgu yapılır. Yazının başındaki alıntı bunların en güzellerinden biridir. Rıdvan protezin altına başka ayakkabı giyilip giyilemeyeceğini soran nişanlısına kızar, kendince haklı ve ilginç bir kafa tutuşu bu sözlerle dile getirir, aslında bu cümle yoksun olmak istemediğinin, ona öyle bakan insanlara kendi penceresinden anlatış tarzıdır.

Filmi kanımca en önemli yapan unsur ise, Türk sineması hatta genel olarak Doğu sinemasında nadir rastlanan hızlı kurgu konusundaki başarısıdır. Meirelles’in Tanrı Kent’ini (Cidade de Deus 2002) ve Inarritu’nun Paramparça Aşklar Köpekleri’ni (Amores Perros 2000) hatırlatan bir anlatım tarzıyla, Uğur Yücel sinemadaki ilk yönetmenlik denemesinde gerçekten nadir rastlanan bir ustalığa ulaşmış. Geniş plan ve uzun süreli çekimler yerine kısa zamanlı kurgu ve yakın planlarla hem oyuncuların performansları üst seviyeye çekilmiş, hem açık alanlarda ve kalabalık mekânlarda başarılı çekimler kotarılabilmiş. Görüntüdeki bilinçli deformasyonlar ve sürekli titreyen kamera filmin hikâyesindeki düzensizlik temasıyla bütünleşmiş.

Son olarak Yazı Tura’nın 2004 yılında Altın Portakal’dan en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dahil 11 ödülle döndüğünü ve filme ustalıkla işlenmiş müziklerde Erkan Oğur’un imzası olduğunu belirtmeliyim.



yazı tura film analizi, yazı tura film ekşi, yazı tura film konusu, yazı tura film özeti, yazı tura film eleştirisi, yazı tura filmi yorumları

Yorumlar

Daha yeni Daha eski